Blog

Tahammülsüzlüğü Sorgularken...

18 Haziran 2019

İlk yazım olarak böyle bir konuyu seçiyor olmam tesadüf olmasa gerek, belki de en başta tahammülsüz olan benim.

Hayat olağan hızıyla akıp giderken yoğun bir şekilde uyaranlara maruz kalıyoruz. Sabahın çok erken saatleri olmasına rağmen servise yürürken, çalıştığımız süre içerisinde ufak bir mola verme amacıyla pencereden bakarken, yorgun argın işten veya okuldan eve gelip televizyonun karşısında uzanırken, hiçbir zaman salt sessizliğe bürünemiyoruz, dolayısıyla tam bir dinlenme gerçekleştiremiyoruz. Kulağımızda her daim bir ses, dışardan gelen klakson sesi, üst kattaki komşunun oğluna bağırış sesi, apartman kapısının açılış kapanış sesi, kendimizi oyalamak için açtığımız televizyonun sesi hatta oluşan hassasiyeti daha net tanımlamak için aşırı sıcak havalarda üst düzeyde çalışan buzdolabının sesi… Bu seslerin tamamı insanı ciddi manada rahatsız etmeye yetiyor, günlük hayatta ekstra bir şey olmasına gerek duyulmaksızın.

Son zamanlarda sıkça kendime sorduğum soru neden dinlenemiyorum, neden yorgun uyanıyorum, neden çok basit bir şey olmasına rağmen buzdolabının sesi beni rahatsız ediyor? Hemen ardından yine son dönemdeki isteklerime bakıyorum yaşıma rağmen sessizlik, dinginlik, sakinlik… Sonra etrafıma bakıyorum arkadaşlarıma 20’li yaşlarda mesleğimizin daha başında olmamıza rağmen onlarda da benzer isteklerin var olduğunu fark ediyorum. Kendi kendime gülüyorum bunlar 30’lu yaşların sonunun 40’lı yaşların başlarının özelliği ne oluyor bize yaşlandık mı şimdiden? Hayat yormaya şimdiden mi başladı? Bu yaşta böyle ise sorumluluklar arttıkça, hayattaki rollerimiz değiştikçe ve arttıkça ne yapacaktık biz? Tam bunları düşünürken aklıma ilköğretim 7.sınıfta ders esnasında hocamızın sorduğu soru geliyor. Soru basit. “Sizce dinlenmek ne demek?” Her ağızdan bir ses çıkıyor ancak çoğunluk yatmak, oturmak, ayaklarını uzatmak konusunda hemfikirdi. Hocamız biraz daha derin ve detaylı düşünmemizi istiyor. Buna rağmen cevaplar uyumaktan ileriye gidemiyor. Bunun üzerine o zamanlar çok anlam veremediğim ama şuan tam da bugünümüzü anlatan şu cevabı veriyor.“Arkadaşlar dinlenmek kişinin kendine zaman ayırmasıdır, az da olsa gün içerisinde sevdiği herhangi bir iş ile meşgul olmasıdır.”

Sanıyorum günümüz insanının tahammülsüzlüğü burada başlıyor. Sürekli uyarana maruz kalan bünyeler yoruluyor, gün içerisinde günlük koşuşturma nedeniyle kendine zaman ayıramayınca dinlenemiyor. Ancak aynı uyaranlar günler geçerken artan hızla insanı yormaya devam ediyor. İşte bu da tahammülsüzlüğü beraberinde getiriyor. İnsanlar iş, kariyer, çocuk, hayat gailesi derken kendini ihmal ediyor. İnsanın kendini ihmali aslında en çok kendisini ihmal etme uğruna ön plana aldığı işine, kariyerine, çocuğuna dokunuyor. Neden mi? Çünkü kendisine faydalı olmayan/olamayan birey başkasına faydalı olma ihtimalini de azaltıyor. Önce kendimize faydalı olacağız ki etrafımıza fayda sağlayalım. Önce biz iyi olacağız ki etrafımıza da iyilik ve huzur saçalım.

Klinik Psikolog Rana FIRAT

Yorum Bırak